Mutfağımı git gide doğallaştırmaya çalışıyorum. Bahçemde küçük de olsa ektiğim, biçtiği bir alanım var. Meyve sebze ihtiyacımızı karşılıyor diyemesem de kendi ürettiğinin tadı tabii ki bambaşka.
Elini toprağa değirmek, doğanın verdiğini kucaklamak öyle bir his ki… Onu israf edemiyor insan.
Kabuğuna kadar ziyan etmemek istiyor. Artık o yargılar kırıldı. “İstanbul’un ortasında domates mi yetiştireceksinler, bu yetişmez buradalar” zor olsa yıkılmaya başladı. Komşularıma bakıyorum neredeyse hepsi az çok bir şey ekmeye çalışıyorlar. Sebze, meyve olmaz çiçek olur ama mutlaka elini toprağa değirmek istiyor birçok insan. Bahçesi olmayan saksısında yetiştiriyor, penceresinin önüne koyuyor. Betonlar arasına gizlendiğimiz bu şehirde artık herkes nefes almak istiyor, yeşili görmek istiyor. Doğa dönmek için öyle büyük alanlara ihtiyaç olduğunu hiç düşünmüyorum. “Ya şu yok ki.”dediğimiz her şey bizi geride tutan, aslında kafamızda kendimize koyduğumuz engeller.